https://lh3.googleusercontent.com/Zy...w1734-h1300-no
2500 yıllık Kommagane imparatorluğunun bir zamanlar burada törenler, ayinler yaptığı bu alanları gezdikten sonra, motorları yükleyip yola düşüyoruz. Hedefimiz Şanlıurfa.
https://lh3.googleusercontent.com/xH...w2000-h1125-no
Bizim hesabımıza göre, Nemrut Dağı’na Malatya tarafından çıktıktan sonra, Adıyaman tarafından aşağı inmekti. Tabii ki evdeki hesap çarşıya uymadı. Tepenin bir tarafından diğer tarafına yol yokmuş. Haritaya baktığımızda her ne kadar yol gözükse de gerçekte yok. Zaten bu tip koruma alanlarının bir km. yakınına yol yasakmış. Bizde kös kös geldiğimiz yolu geri döndük. Siz siz olun Adıyaman/Kahta tarafından dağa çıkın.
Yaklaşık 45 km. gittikten sonra Adıyaman tarafında Cendere Köprüsüne rast geldik. Burayı daha önce tarih kitaplarında görmüştüm ve birden dire karşıma çıkınca sevindim.
https://lh3.googleusercontent.com/y1...w2000-h1125-no
https://lh3.googleusercontent.com/by...w2000-h1125-no
https://lh3.googleusercontent.com/d4...w2000-h1125-no
Biraz daha gittikten sonra Kahta’da sabah kahvaltımızı yaptık. Kahvaltıdan sonra, yeni açılan Nissibi Köprüsünü görelim diye o taraftan gitmeye karar verdik. Neden böyle bir karar verdik bilmiyorum, ama gittik işte ;)
Nissibi Köprüsü :
https://lh3.googleusercontent.com/1X...=w1599-h896-no
Ocak 2012 de başlayan bu köprü, Mayıs 2015’de hizmete açılmış. Hakkari, Bitlis, Siirt, Şırnak, Batman, Mardin, Van ve Diyarbakır'ı Adıyaman üzerinden Batı'ya bağlıyormuş. Burada durmadan devam ettik.
Köprü çıkışında Emre bana işaret ederek motordan kablo sallandığını gösterdi. Hemen sağda bayır yukarı kenara çektim. Baktım kulaklık kablosu, motardan inmeden düzelteyim derken (daha önce Soğanlı Geçidi yakınında yaptığım küçük kaza nedeni ile göğüs kafesimde ağrı olmasından dolayı) motoru tek ayağımla tutup da kabloyu düzelteyim derken motoru tutamayıp yatırdım. Hemen ayağa kalkıp baktığımda Emre çoktan gitmiş olduğunu gördüm.
Motoru tek kaldırayım dedim, ıhhh olmuyor. Sağda solda da kimse yok. Motor da boşta kaldığından her denememde (bayı olduğundan) daha da aşağı gidiyor. Bir ara ticari taksi geçti, el işareti yaptım durmadı. Yarım saatlik uğraşma sonucu motoru nihayet tek başıma kaldırdım. Zaten motor döne döne bayır aşağı kaldı. Tabii ki o sinirle fotoğraf da çekemedim, şimdilerde sadece gülüyorum. Neyse atladım motora, 5-6 km. gittikten sonra baktım bütün arabalar bekliyor. Meğer yolda patlatma varmış herkes yarım saattir bekliyormuş. Bana durmayan ticari taksinin yanına gidip, “pencereyi aç” hareketi yaptım, adam pencereyi açınca “inşallah sende yolda kalırsında kimse durmaz” dedim. “bak imdi bekliyorsun, ne olurdu iki dakika yardım etsen” diyince utandı. Özür diledi ama iş işten geçti.
Bir 50 km. daha gidip Siverek’e geldik. Orada depoları fulleyip, yola devam ettik. Karadeniz’de yaylarda soğuğa alışmış olan biz, burada resmen buharlaştık. Her petrolde durup, ıce tea, enerji içe içe bir hale gelsek te bir türlü serinleyemedik. Bir 150 km. daha sıcakta sürüp nihayet Şanlıurfa’ya geldik
https://lh3.googleusercontent.com/Rl...w2000-h1125-no
Motorları Halil’ur Rahman Camii’nin kaldırımına park edip. Balıklı Göl’ü ziyarete geçtik. Burası hep gelmeyi istediğim bir yerdi. Yıllardır o meşhur balıklı göl resmini, şimdi gerçek anlamda görecektim.
Ahanda meşhur göl:
https://lh3.googleusercontent.com/Uk...w2000-h1125-no
Burası Kuran’ı Kerim’de, Enbiya Suresi 69. Ayette de belirtildiği gibi “Biz ateşe dedik ki; Ey ateş İbrahim’e karşı serin ve selametli ol” emri gereğince ateş, serin ve selametli olmuştur. Rivayete göre ateş su, odunlarda balık olmuştur. Hz. İbrahim’in düştüğü bu yerde bu göl oluşur ve etrafı gül bahçesine dönüşür. Göldeki balılar halk tarafından kutsal kabul edilir ve yenilmez. Bu hikayeyi küçükken hep okur ve dinlerdim, şimdi ise bu hikayenin ve mucizenin geçtiği bu yerde çok huzurlandım.
https://lh3.googleusercontent.com/Pf...w1920-h1080-no